●~Gençlik Fan~●
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Paylaş Paylaşa Bildiğin Kadar!
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sarp [eski bir roportaj]

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
eLiche...

eLiche...


Mesaj Sayısı : 239
Kayıt Tarihi : 26/01/10
Takım : Sarp [eski bir roportaj] 61945368
Ruh Hali : Sarp [eski bir roportaj] Bravo10

Sarp [eski bir roportaj] Empty
MesajKonu: Sarp [eski bir roportaj]   Sarp [eski bir roportaj] Icon_minitimeC.tesi Şub. 13, 2010 10:39 pm

[i]"Oyun Oynayan Çocuklarız Biz" -Yepyeni Röportaj- "Oyunculuk kelimesi kendini çok iyi tanımlıyor" diyor Gece Gündüz'ün "Aslan"ı Sarp Levendoğlu. O,yaptığı işe aşırı değer biçenlerden değil; hayatı,işini olduğu gibi alıyor ve kendi bildiğini okuyor... Çok yakında Mustafa Altıoklar'ın yöneteceği,******'ün son iki saatini anlatacak filmde bir Türk subayını canlandıracak!

Hiç istemiyor... O kadar istemiyor ki kendisini anlatmayı, her sorumda arkasını dönüp gidecekmiş gibi geliyor. "Hiçbir röportajımı okumam,vakit kaybı" cümlesini duyduğumda,isteksiz tavrını gayet net ifade eden vücut dilini doğru yorumladığımı anlıyorum.
Gece Gündüz dizisinin delidolu polisi "Aslan" karakterini canlandıran Sarp Levendoğlu ile dizi setinde buluşuyoruz. Emirgan'da diziler için kiralanan gerçek bir evde;-aynen diğer setler gibi- zaman kavramının yitirildiği, gündüzlerin gecelere karıştığı, havada "burası yorgun insanların mekanıdır" duygusunun koklanabildiği bir yerdeyiz. Burada yaşam "stop" ve "kayıt" sözcükleri arasındaki zamandan ibaret.
Ne zaman biteceği belli olmayan bir sahnenin son dakikalarının gelmiş olması ümidiyle bekliyorum. Nihayet Sarp, kapıda çantasıyla beliriyor... Bu onu ilk görüşüm. El sıkışıyoruz. Yakışıklılığı şüphe *****ürmüyor; kara kaşlı, kara gözlü ama biraz cansız yüzlü. Bu aralar hep böyleymiş kendisi, çok çalışmaktan belli ki. "Makine değilim ki ben benzinimi koysunlar çalışayım... Ama sanki makineymişim gibi çalışıyorum. 80 dakikalık dizi çekmek çok zor. Normal koşullarda yapılması gerekenin 5 katı fazla ve düzensiz saatlerde çalışıyoruz, çok yoruluyorum" diyor.
"İşimi abartmıyorum"
Hiç öyle "Aslan Aslan" görünmüyor gözüme,sanki üniversiteden arkadaşım. Bu mütevazı görüntüsü,oyunculuk mesleğini herhangi bir meslekten farklı görmediğinden olsa gerek; hayatı yaşamak, işini yapmak, herkes nasıl yaşıyorsa o da öyle yaşamak istiyor. "Oyuncu olmak artık bir çok insan için kolay sınıf atlama yöntemi. Kimilerinin bakışı bu,ben onlardan değilim. Ben yaptığım işe aşırı değer biçmiyorum" diyor. Başkalarının hayatını merak etmediği gibi kendisininkine olan ilgi onu pek ilgilendirmiyor. O yüzden aslında bu isteksizliği. Ne magazin izliyor ne dizi. Magazine olan tepkisini anlamakla birlikte bir oyuncu olarak dizi izlememesi konusunu biraz deşmek istiyorum. Gerçekten izlemeye değer bulacak kadar başarılı yapımlar görmediği için hiçbir diziye bakmadığını anlatıyor. "Hem yapım, hem de oyunculuk anlamında yurtdışından o kadar uzağız ki...Onlar gelecek 13 bölümde ne çekeceklerini biliyorlar, her şey planlı ve programlılar. Seyircinin beğenisine göre senaryolar değişmiyor, kanallar baskı yapmıyor..."
Sinema filmi geliyor
Muhabbet ilerledikçe, "Sevgilin var m?" minvalinde genişleyeceğini düşündüğü bir diyaloğa hazırlanmış halini üzerinden atıyor. Kısa cümleler uzuyor, "kendimi anlatmayı sevmiyorum" havasından çıkıyor ve hakikaten bu defa konuşmaya başlıyor. Bu ay çekimleri başlayacak olan, Mustafa Altıoklar'ın yönetmenlik koltuğunda oturduğu, Mustafa Kemal ******'ün son 2 saatinin anlatıldığı Amerikan-Türk ortak yapımı filmde rol alacağını anlatıyor. "Geçmişe flashback'lerle örülmüş bir film. Rolüm ufak ancak mutluyum bu filmde olduğum için. Anzaklarla Türklerin savaştığı bir sahnede Türk subayını canlandırıyorum. Mustafa önerdi bana bu rolü, senaryoyu gösterdi, beğendim ve yer almaya karar verdim" diyor. Hazır Mustafa demişken bugüne kadar canını çok sıktığını düşündüğüm bir soruyu sormanın vaktinin geldiğini düşünüyorum.
"Senin için 'Mustafa Altıoklar'dan torpilli' ifadesini çok kullandılar, artık rüştünü ispatlamış bir oyuncu olarak çok takıldığını düşünmesem de hislerini merak ediyorum" diye dökülüverdim...
Hiç kızmıyor bu soruma. Görüyorum ki gerçekten acımamış. Aksine, anlattıkça çocukluğundan beri Mustafa Altıoklar gibi bir rol modelinin varlığını kendi iyiliği için nasıl da becerikli bir şekilde kullandığını anlıyorum.
Dış kapının mandalı
Bu koşullarda "Mustafa'dan torpilli" lafı hakikaten dış kapının mandalı. "Mustafa benim babam gibidir... Çocukken bir şekilde birisini rol modeli olarak seçiyorsunuz kendinize. Benim etrafımda bir sinemacı vardı, gerisi de doktordu. Benim rol modelim Mustafa idi, zaten belli ki ya doktor olacaktım ya da sinemacı, kaderimde vardı. Başka bir şey hayal etmiyordum çocukluğumda. Çocukluğumdan beri bu işlerin içindeyim, sadece Mustafa ile bağlantılı olarak değil. İnsanlar ortaokul bittiğinde belki ilk defa tiyatroyla adamakıllı tanışır, ben ortaokula gelene kadar o diğer insanların üniversiteye kadar izledikleri oyunun on katı kadar oyun izlemiştim bile. O anlamda şanslıyım. Elbette belki Mustafa'nın yeğeni olmasam Lise Defteri'nde ilk şansı bu kadar kolay vermeyeceklerdi. Şans verildi, ben de değerlendirdim. İyi konuşanın da kötü konuşanın da canı sağolsun!" diyor. Sarp hayatında oyunculuğu ilk defa 6 yaşındayken TRT'de bir dizide deneyimlemiş. "Oyun gibi gelmişti bana o zamanlar her şey. Aslında bir yetişkin olunca da o oyun duygusunu kaybetmemek önemli sanırım. Oyunculuk kelimesi aslında kendini ifade ediyor... Biz kocaman çocuklarız ve elimize silah veriyorlar, biz polisçilik oynuyoruz aslında. Normalde böyle bir şey yapsanız deli derler insana!" dediğinde tespiti ve teşbihini alkışlıyorum.
Doğayı seviyor
Sarp "polisçilik oynamazken" bol bol doğada vakit geçiriyor. Çalışırken tükettiği enerjiyi doğada vakit geçirerek geri kazanıyor. "Doğada olmayı çok seviyorum.Beni şarj ediyor. Fethiye'de ufak tatil köyü gibi bir yerim var, orayı çok seviyorum. Doğada saatlerimi geçirebilirim... Bunun dışında İstanbul'daysam eğer, arkadaşlarımla birlikte yemeğe çıkarım... Onlarla vakit geçirmeyi severim. Pek hobim yok..." diye cümlesini noktalayacağını beklerken pek de tahmin etmediğim bir yanını gösteriyor: "Ama çok güzel yemek yaparım..." Arkadaşları "hadi bize yemek yap" der, evine gelirlermiş hep, pek leziz yemekler pişirirmiş Sap...
Yemek de yapıyor
Bir erkeğin basit yaşamsal alışkanlıkları karakteriyle ilgili de çok şey anlatır ya, hemen meraklanıyorum: Dizideki karakteri gibi "serbest düşüş" insanı mı, yoksa "aile adamı" mı acaba? Hani iyi yemek yapıyor ya... "Hesaplar yaparak yaşamıyorum hayatı. Evlilik, ilişki olursa olur, şu zaman evlenirim sonra da bunu yaparım gibi planlarla yaşamıyorum. Evlilik,hayatın yüklediği bir zorunluluklar gibi görünüyor birçok insana. Ben öyle zorunluluklara inanmıyorum. Zorunluluk değil, yüksek arzu, istek olmalı... Olursa yarın da olur birkaç sene sonra da olur ya da hiç olmayabilir. Hayat ne gösterirse..."
Yuvarlak cevaplara bayılıyorum.
---"Kendimi dışarıdan görebiliyorum"---
Oyunculuk dünyasına girdiği günden beri hayali olan yönetmenliği, Emret Komutanım'da 13 bölüm boyunca hayata geçirmişti Sarp. Artık yapımlara salt oyuncu gözüyle değil, bir yönetmen perspektifiyle de bakabildiğini anlatıyor: "Yönetmenlik yapmaya başladıktan sonra hayata bakışım çok değişti. Kendimi dışarıdan görebilmeye başladım..."
Peki yönetmenlik mi oyunculuk mu? Yoksa Sarp, 10 yıl sonrasının Mustafa Altıoklar'ı mı? Genç oyuncu "ya şundadır ya bunda"cılık oynamıyor,bu konuda gayet istekli ve ciddi: "Yönetmenlik teklifleri geliyor ancak vakitsizlikten fırsat bulamıyorum. Yönetmenlik söz konusu olacaksa bir sinema filmini tercih ederim,fırsat bulduğumda Yalnız Balayı kitabını veya kendi hikayelerimi çekmek istiyorum" cümleleriyle,kendi geleceğiyle ilgil öngörülerde bulunuyor...
---"En büyük eğitim okuldan gelmiyor"---
Sarp, Kültür Üniversitesi'nde oyunculuk eğitimi almış. Fakat oyunculukla ilgili en büyük eğitim okuldan gelmiyor ona göre. "Oyunculuk tamamen insan olmaktan ve kendini bilmekten, işini yaparken kendini bırakmaktan ibaret bence. Bir karakterin içine girebiliyorsanız demek ki o işi kıvırabiliyorsunuz demektir. Beni normal hayatımda alıp karakola *****ürdüğünüzde polisler beni yadırgamıyorsa ben başarılı olduğumu anlarım" diyor. Emret Komutanım'dan sonra subaylardan aldığı "Biz sizi kendimizden gibi görüyoruz" cümlesi herhalde onun bu tezini bir kez daha doğruluyor..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sarp [eski bir roportaj]
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
●~Gençlik Fan~● :: Yerli Ünlüler :: Sarp Levendoğlu-
Buraya geçin: